Sıklıkla hastalarımız, danışanlarımız tarafından sorulan, çoğu kişinin tam olarak ayrımını yapamadığı bir sorudur. Psikolog ve Psikiyatrist arasındaki fark nedir? Öncelikle biraz tanımlardan yola çıkalım. Psikiyatristin kim olduğunu araştıracak olursanız "ruh ve sinir hastalıklarında kişide görülen uyumsuzlukları önleme, teşhis ve tanıda görev alan uzman doktor" gibi tanımlara, psikologun ne yaptığını araştırdığınızda ise "ruh bilimiyle uğraşan, bireylerin duygu, düşünce ve davranış süreçlerini inceleyen, tanı ve tedavide görev alan ruh bilimci" gibi tanımlara rastlarsınız. Buradan da anlaşılacağı üzere psikoloji ve psikiyatri birbirinden çok farklı, bağımsız değildir. Çoğu zaman yardımlaşarak birlikte çalışırlar, birbirlerine de ihtiyaç duyarlar.
Davranışları, zihindeki duygu ve düşünceleri inceleyen bilim dalına, psikoloji veya ruh bilimi denir. Üniversitelerin 4 yıllık fen-edebiyat fakültelerindeki psikoloji bölümlerinden mezun olan kişiler ise ruh bilimci yani psikolog ünvanına sahip olurlar. Psikologlar 4 yıllık eğitimleri sonrası isterlerse yüksek lisans yaparak klinik psikolog da olabilirler.
Psikologlar insanların düşüncelerini ve bu düşüncelerden doğan davranış şekillerini farklı disiplinler ile değerlendirerek incelerler. Bu incelemeler ışığında kişiye tanı koyarak ilaçsız terapi ile tedavi uygulayabilirler. Terapiler hastaları ile belirli konularda konuştukları seanslardan oluşur. Bu aşamada hasta ve uzman ile şeffaf ve güvenilir bir ilişki oluşması sürecin etkinliği için oldukça önemlidir. Psikologlar ilaç yazamadıkları için ilaç tedavisi gereken hastalarını ise psikiyatristlere yönlendirebilirler.
Psikologlar genellikle bireylerin, hayatlarını etkileyen olumsuz düşünce tarzlarını keşfetmelerini ve bu keşif doğrultusunda duygularını, davranışlarını daha kontrollü yaşamalarını sağlamayı hedefler.
Psikolog, genel olarak şu görevleri yerine getirir:
Ruh hastalıklarının tanısı, tedavisi ve önlemesi ile ilgilenen bilim ve hekimlik dalına psikiyatri ya da ruh hekimliği de denir. Psikiyatrist olmak için ilk olarak 6 yıllık tıp fakültesi eğitiminin bitirilmesi gerekir. Daha sonra ise psikiyatri yani ruh sağlığı ve hastalıkları alanındaki sınavlara girilerek uzmanlık eğitimi için hak kazanılmalıdır. İlgili sınavdan gerekli puan alındıktan sonra hekim, atadığı hastanede 5 yıl psikiyatri uzmanlığı alanında çalışarak araştırma yaptığı konuda tezini yazar. Tezini verdikten sonra ise bir sınavı daha geçerek psikiyatrist unvanını alabilir.
Psikiyatristlerin ruhsal hastalıklar ile ilgili ilaç reçete edebilme yetkileri vardır. Zihinsel, ruhsal ve duygusal yetilerde gelişen bozuklukları tedavi eden psikiyatristlerin başlıca alanı beyin hastalıklarıdır. Kişilerin kendileri ile veya ortam olan davranışlarını biyopsikososyal çerçevede normal ve normal dışı olarak sınıflandırırlar. Psikiyatristlerin kullandığı bilgiler ve uygulamalar bilimsel veri kaynaklı olmalıdır. Zaman zaman psikologlar ile kombine şekilde çalışabilirler. Dolayısıyla psikolog ve psikiyatrist birbirlerinden çok farklı fakat bağımsız disiplinler değildir. Fakat psikoloji ve psikiyatri iş birliği içinde çalışmayı gerektiren ortak ilgi alanlarına sahip iki alandır ve birbirlerini tamamlamaktadırlar.
Psikiyatrist, genel olarak şu görevleri yerine getirir:
Psikolojik sorunları olan herkesin aklına önce psikoloğa mı yoksa psikiyatriste mi gitmeliyim, sorusu gelmektedir. Yaşanabilir bir hayata kavuşma amacıyla uzman yardımı isteyen kişiler için bu soru kafa karıştırıcı olabilmektedir. Ruh sağlığı ile ilgili problemlerde, psikoloğa, sinirsel problemlerde ise psikiyatriste gitmek gerekmektedir. Peki, rahatsızlığın sinirsel mi yoksa ruhsal mı olduğu nasıl anlaşılmaktadır? Bunu anlayabilmek için öncelikle hastanın hareketlerini gözlemlemek gerekmektedir. Hastada künt duygulanım, tepkisizlik, obsesif düşünce ve davranışlar, yersiz çarpıntı, titreme, çene sıkma gibi semptomlar izlenmesi halinde ilk olarak psikiyatri bölümünden randevu almak gerekmektedir. Bu tip semptomlar; beyindeki bir işlev bozukluğuna, hormon eksikliğine işaret edebileceği için net teşhis konulması çok daha doğru olacaktır.
Hastanın hayattan keyif almaması, mutsuz, bunalmış ve kaygılı hissetmesi, yaşanan bir travma sonrası hayatındaki olağan akışı sürdürmekte güçlük çekmesi gibi durumlarda psikolog randevusu alınabilir. Yaşam kalitesini etkilemeyen ancak kişiye rahatsızlık veren duygu ve düşüncelerde psikoterapi ile tedaviden sonuç alınması mümkün olmaktadır. Psikolojik olarak sorunlarınız ile baş etmek için Uzm. Dr. Zehra Babadağı kliniğinden destek alarak tedavi sürecine başlayabilirsiniz.
Sağlık alanında görev yapan psikolog ve psikiyatristler farklı iki meslek grubu olsa da genel hatları ile benzer disiplinler ile çalıştıkları için bireyler tarafından karıştırılabilirler. Her iki meslekte ruhsal problemleri olan kişiler için çalışsa da bazı belirgin farkları mevcuttur. Bunlar şu şekilde sıralanabilir:
Psikoterapi ve psikiyatrik muayene arasındaki en önemli fark psikoterapinin konuşma tedavisi olması, psikiyatrik muayenede ise ilaçla tedavinin uygulanmasıdır. psikiyatristler tıp eğitimi aldıkları için tanı koyma ve ilaçla tedavi etme yetkileri vardır. Psikiyatrik muayenede tanı konulduktan sonra yaşanan semptomlara yönelik ilaçlarla tedavi uygulanır. Sonraki görüşmelerde ise ilaçların olumlu ve ya varsa olumsuz etkileri belirlenir ve ilaç tedavisiyle ilgili süreç planlanır.Psikiyatrik görüşmeler genelde kişilerin günlük işlevini bozan ağır psikiyatrik rahatsızlıklar için önerilir.
Psikoterapide klinik psikologlar tanı koyamaz ve ilaç tedavisi uygulayamaz. Psikoterapi acil bir hizmet değildir. Belli bir sürece ihtiyaç vardır. Daha önceki yayınlarımızda da bahsettiğimiz gibi psikoterapi ideal olarak haftada bir planlanır ve 45-50 dk kadar sürer. Belli bir psikoterapi ekolü temel alınarak tedavi uygulanır. Psikoterapi hem ilaç tedavisi devam eden psikiyatrik rahatsızlıklar için, hem de günlük işlevlerini sürdürebilen fakat hayatının çeşitli alanlarında stres veya ilişkisel problemler deneyimleyen kişiler için uygundur.
Her iki tedavi yöntemi de gerektiğinde beraber uygulanmalıdır. Özellikle ilaç tedavisinin gerektiği durumlarda psikoterapist bir psikiyatriste yönlendirmeyi uygun bulabilir. Yoksa psikoterapide de ilerleme sağlanamayabilir. Aynı şekilde bir psikiyatrist de daha derinlemesine bir çalışma için danışanını psikoterapiye yönlendirebilir.